29 Eylül 2010 Çarşamba

Akustik Bi Başka Güzel...

















biraz geç kaldım yorumlamak için, ama ancak vakit bulabildim.
neyse efendim 25 eylül akşamı çok keyifli bir konsere daha tanık olduk. sevgili şebo ve arkadaşları güzel bir müzik ziyafeti çektirdi bize. şebnemin kılık kıyafetine değinmeyeceğim. yoruldum artık. kadife kıyafetin üzerindeki tüylü şeyden sarkan jiletlerin abesliği mesela, hiç hiç değinmeyeceğim buna.
müzikal açıdan değerlendirmek istiyorum. konserin başlarında davul biraz yordu bizi açıkcası ilk 7 şarkıda davul fazla yüksekti ve yaylıları tamamen örtüyordu. neyse ki şebnem hanım 7. şarkıdan sonra duruma el attı da rahatladık :)
delgeç, iyi gün dostlarım, fırtına, sigara, perdeler en beğendiğim parçalar içerisindeler.
şebnem bu şarkıların akustik versiyonlarını harika yapmış. dinledikçe dinleyesi geliyor insanın, bilhassa delgeç ve fırtına bambaşka.
yalnız benim hoşuma gitmeyen bir şey vardı konser boyunca bazı şarkıların enstrumantal olan kısımlarını çok iyi çevirilmiş olsa da şebnemin her şarkıda sesinin yüksekliği tam ayarlanmamıştı. bu en çok artık kısa cümleler kuruyorumda farkediliyordu. şebnem nakarata girerken biraz daha bağırmayarak girse sanki akustiğe daha uygun olurdu diye düşündüm ben tamamen.
bu aşk fazla sanaya saksafon ne kadar da güzel yakışmış.
ayrıca konserde piyano biraz fazla geri planda kaldı sanki. en azından sigara şarkısındaki yan flüt solosu tadında ufak minicik bir solo atılsaydı da ben de burdayım deseydi piyano canlı bir şekilde.
ve tabi ki borusan quartet!
zaten diyecek bir şey yok üstadlara. yine muhteşemlerdi.

son olarak tüm şebnem ferah ekibi ve konuk müzisyenler sayesinde çok keyifli bir konser geçirdik. mekanın harbiye olması zaten ayrı bir güzellik.
yanımızda sevdiğimiz insanlar, kulağımızda güzel sesler...
daha ne ister ki insan keyifli olmak için..
günümü ve gecemi güzel geçiren dostlarıma da ayrıca teşekkürler :**

24 Eylül 2010 Cuma

Şebnem Ferah - Unplugged























yarın akşam şebnemden ziyade yaylı çalgılar dörlüsü "borusan quartet"ı izliyor olacağım tamamen :)
kuyruklu piyano,
çello,
keman,
viyola,
yan flüt,
saksafon,
klarnet,
gitarlar,
ve şebnem...
daha ne istenir ki?

21 Eylül 2010 Salı

...and and she locked herself into her own
(she lost the key)

Mary and Max






















şiddetle tavsiye edilesi animasyon film...

Zor Bir Gündü...

Sık, sık,sık biraz daha dişini
Biraz daha sık
Zor günler elbet bitecek
Belki ömrün görmeye yetmeyecek

Zor bir gündü;
Dünüm gibi, yarınım gibi
Yorgun argın döndüm evime
Mecburum sevmesem de

Oysa tek bir hayat, tek bir amaç,
Sadece bir tek doğru yok
Tek bir sonuç, tek bir çözüm,
Sadece bir tek doğru yok

Zor günler...

Oysa tek bir hayat, tek bir amaç,
Sadece bir tek doğru yok.

Zor günler...

Rashit / Zor Günler

90+?

büyük bir atak yapıp bu mağlubiyeti galibiyete dönüştürmek için yalnızca 2 yıl var önümde ve yine kaçırdığım onca boşa geçen yaşam için kayıp zaman istiyorum tanrıdan

14 Eylül 2010 Salı

Hiç Susmasın Fadolar!

karanlığın içinde simsiyah elbisesiyle göremediğim bir fadista var. dolduruyor tüm gecemi eşsiz sesiyle. simsiyah saçları bile karışmış tamemen geceye. sadece yüzünü hissediyorum duyduğum sesle şekillendirerek. hiç bilmediğim bir dilde hissediyorum bahsettiği tüm kederini. kader diyor, keder diyor en güzel haliyle. hüzünden ziyade sakinlik veriyor ruhuma onunla besledikçe.
fado, kederin en sevimli hali.
amalia, fadonun en güzel sesi...

Yaşasın Alışveriş!






















görünce ağzım açık kaldı. "tam benlik" standartlarına fazlasıyla uygun :}
heyecanla beklemekteyim.
10 güne kadar gelir mi ki?
gelse ya.

13 Eylül 2010 Pazartesi

Gümüş Madalya













siz yine de çok iyiydiniz gençler!
tebrikler :}

evet diyen cemaatçi, hayır diyen darbecidir bu ülkede arkadaşım (!)

din ve devlet meseleleri konusunda konuşmayı sevmedim hiç bir zaman. ama öyle dönemler geliyor ki tutamıyor insan dilini.
re-fe-ran-dum! lanet gelsin! okuma yazması olmayan, neye evet neye hayır dediğini bilmeyen zihniyetle nasıl bir sonuç bekliyorduk ki?
evet diyen sağcılar, hayır diyenler solcular. sağcılar inançlı, solcular dinsiz. o halde tümevarım yapalım; evet diyenler inanan insanlar hayır diyenler dinsizler. bu açıklamayı yapan adamlarla aynı anayasa değişikliği için oy kullandık biz bugün.
evet diyen cemaatçi, hayır diyen darbecidir kafasıyla oy kullandık tamamen. referandum kafasından ziyade siyasi parti seçimine döndürdük işi. chp hayır diyor o halde hayır! erdoğanın yaptığı işlere her zaman destek veririm evet! adam ebemizi belledikten sonra da 'ohh evet!' diyeceğiz zaten biz.
bugün bu ülkenin askerleri sayesinde karşımda rahat rahat bana fetva veren adamlarla 'bu devletin askerinin allah belasını versin. hepsinin canı cehenneme' diyen adamlarla aynı anayasayı oyladık biz bugün. aklının %0.048ini kullandığını düşündüğüm insanlar oy kullandı bugün. nasıl bir sonuç bekliyorduk ki?
siz ancak evet diyenlere hakaret edin. 'hayırın başkanı oy kullanamadı' diyor gerizekalı. hayırın başkanı nedir? yaşasın partizanlık kafası!
siz hala her seferinde ampul deyin bilmem ne deyin. siz hala her seferinde şeriat geliyor deyin.
durun bi dinlenin şimdi. yakında erken seçim olur. o zaman da bi tarafında patlasın ampul, ampul kafalı deyin. sandığa gömeceğiz seni deyin. atın tutun!
sonra dünya kupası der unutursunuz derdinizi tasanızı ne de olsa.
ve en sonunda her zamanki gibi atamıza sığınalım hep beraber. günah çıkartalım.
bu ülke boktan kurtulmayı istemedi ki hiç bir zaman şimdi istesin. hayırlısı mı oldu? umarım öyle olmuştur.

neyzen tevfik diyor ya;
türk milleti gariptir, her lafı kaldırmaz; ibne dersin kızar da sikersin aldırmaz

5 Eylül 2010 Pazar

Zirveyi Terk Etmek En Zor Olanı

eskiden böyle boş ve tek odaklı değildi. şimdi konu bile yok ortada. cümleler durgunlaştı, kelimeler kifayetsiz kaldı.
belki de bu saçma kaosta sadece olgunluğumu yitiriyorumdur yavaş yavaş çürümeye yüz tutarak.
sonuç, tam anlamıyla içe dönüş; şimdi ki yuvaya dönüşten ne farkı varsa?
daha dalındayken ağacın, tüm basamakları zar zor çıkıp, zirveden geri inmeye başlamaktı çürüyerek yitirmek tüm olgunluğu...