31 Ağustos 2009 Pazartesi

Temproray Peace

bu anlamsız diktatörlüğün içinde yaşamak bu kadar zorken, insan yine de tutunacak şeyler bulabiliyor bu yaşama :) ne de olsa burası karnaval alanı değil mi? eğlence başta da gelse muhakkak olan olaylar vardır, yorgunluk vardır. hiç göremeyecek olsak bile-bu yaşamda-tatlı bir huzur vardır.
şu üç günlük dünya diyoruz ya, işte o üç günlük dünyada ondokuz yıllık bir külfetle uğraşıyorum.
hep güneşin doğuşunu bekliyorum. sancılı bir bekleyişin ardından tüm gökyüzü önce laciverte, sonra aydınlığa bırakıyor tüm karanlığını. ya peki sonrası?.. bi bekleyiş daha boşuna. çünkü saat ilerdikçe güneş yakıyor tüm bedenimi... tümüyle geçici huzuru yaşıyorum her bekleyişte.
bu tabloda, zamanın derinliklerinden kahkahalar, soğuk bir fırtına ile sürükleniyor kaybedilenler listesine...
ve geçici huzur...
yeni gün doğumunu beklerken...
belki tan ağarırken, o sessiz sahne hala bozulmadan, bir hayale ulaşabiliriz. belki uykuya dalarız sonsuza doğru. belki tüm bu olanlar bir rüya olur ve uyanırız, dalgalar tüm kötülükleri yıkarken...

Veronica Ölmek İstiyor


Kitabin Adi : Veronica ölmek Istiyor
Kitabin Yazari : Paulo Coelho
Yayin Evi : Can Yayinlari
Basim Yili : 2001

Beni Coelho'ya hayran bırakan kitaptır veronica ölmek istiyor. biraz irdeleyecek olursak; genç, güzel, sağlıklı, başarılı ve çevresindekiler tarafından da sevilen bir kadındır veronica. fakat tüm bunlar bir insanın yaşama sebebi olamıyor maalesef.
ne için yaşadığını bilememek, yaş aldıkça acı çekmek ve sadece yaşlanıp ölmekse bu monoton geçen hayat, yaşamanın ne anlamı vardır ki?
ve içtiği dört kutu hapla ölüme doğru uzanır yatağına, gözlerini açtığında kendini bir akıl hastanesinde bulur. ölmeyi bile beceremediği için üzülürken, doktoru ona aldığı ilaçların etkisi yüzünden kalbinin bir haftadan fazla dayanamayacağını söyler. ve o bi yandan ölümü beklerken bir yandan içinde başka veronicalar olduğunu ve hayata yavaş yavaş tutunmaya başladıklarını görür. oysa ki ölmeyi ne kadar da çok istiyordu veronica.
ve son 24 saatinin kaldığını öğrendiğinde doktorundan 2 istekte bulunur.
1.si "Bana öyle bir ilaç verin ki uykum gelmesin ve yaşamımın geri kalanının her anını yaşayabileyim. çok yorgunum, ama uyumak istemiyorum. yapacağım çok şey var, hayatın sonsuza dek süreceğine sandığım günlerde hep ertelediğim şeyler bunlar, sonra, hayatın yaşanmaya değmeyeceğine inanmaya başladığımda da unuttuğum"
2.si ise"Buradan çıkmak, dışarıda ölmek istiyorum.... mantosuz sokağa çıkıp karda yürümek istiyorum, çok üşümenin nasıl bir duygu olduğunu öğreneyim, değil mi? hayatım boyunca hep sıkı sıkı giyinmişm, soğuk alma korkusuyla.... yüzümde yağmuru hissedeyim, hoşuma giden bir erkeğe gülümseyeyim, bir kahve ısmarlamak isteyen herkesin önerisini kabul edeyim istiyorum. sonra annemi öpmek, ona sevdiğimi söylemek, duygularımı açık etmeye utanmaksızın dizinin dibinde ağlamak... duygular hep vardı, ama hep gizlenmek zorundaydı... kendimi bir erkeğe gerçekten vermek istiyorum, sonrada yaşadığım kente, hayata ve en son da ölüme..."

Veronica ölümle burun buruna geldiği anda, hayatın gerçek anlamının ne olduğunu farkeder; aslında hiç yaşamadığını, sadece yaşıyormuş gibi yaptığını görür. kitabın bundan sonrasında ve özellikle sonunda ise olaylar hiç beklenmedik bir şekilde devam ediyor...

Belki de ölümle hiç yüz yüze gelmediği için yaşamını sorgulamamış olan bizlere, bize sadece bir kere verilen bir şansı nasıl boş yere harcadığımızı gösteren bir romandır veronica ölmek istiyor...

Yine, Yeni, Yeniden

4 rakamını hiç sevmezdim zaten ama hayatımda büyük bir yere sahip olduğunu yavaş yavaş görüyorum. 4 rakamı benim için hep son olmuştur. tıpkı bu blogum gibi.
4. blog denemem olur kendileri :) her birinde de sıkılıp bırakmışımdır :) umarım gerçekten son denemem olur. güzel bir son olur :)
kelime karnavalı dedim çünkü her kelime ayrı şeyler anlatıyor bize. her biri farklı farklı duyulara, duygulara hitap ediyor. konuşurken birbiriyle aynı ya da zıt o kadar çok kelimeyi yan yana anıyoruz ki. hepsi hep bir aradalar. tıpkı karnaval gibi!
elbette ki eksikler olacaktır.
amacım yazdıkça rahatlamak. çünkü yazma isteği insana gelmeye görsün :) içini kemiriyor sanki :) ayrıca insanların yazdıkça yazabildiklerinden çok okudukça yazabildiklerine inanıyorum :)
eee ne de olsa okur olmadan yazar olamıyoruz :)
güzel bir son olması dileğiyle...