23 Ekim 2010 Cumartesi

no money & no time

"boşa harcayacak bir saniye dahi yok!" kafası
bitme hiç!

8 Ekim 2010 Cuma

benabartmıyorumciddenburadaişlerböyle

istanbul kraliyet tiyatrosu "deniz altında altı tahammülfersa" adlı oyunla bu akşam balıkesirde.
e onlar gelir de biz gitmez miyiz? dedim ama gidemiyoruz ne yazık ki. geldikleri yer "balıkesir lisesi tiyatro salonu" düşünün artık ne kadar küçük bir mekan olduğunu. ve yine ne yazık ki ben bu etkinliğin afişini ancak dün görebildim. sonuç: elbette bilet kalmamış.


işin garibi de bilet almaya gittiğimde bilet satıcısıyla aramızda geçen muhabbet. mesleğimi sordu, öğrenci olduğumu öğrendiğinde ise hayretler içerisinde kaldı. neden dedim. "ilk defa bir üniversite öğrencisi gelip bilet sordu ve gördüğüm kadarıyla bilet bulamadığınıza gerçekten üzüldünüz. şaşırmam sizce de normal değil mi?" dedi. yorumsuz kaldım. ne yazık ki balıkesirde üniversite gençliği böyle. bunu övünmek için falan yazmadım elbette. gerçekten ne kadar üzüldüğümü belirtmek için yazdım. sanat adına bir şeyler yapılıyorsa buna en çok destek vermesi gereken gençler olmalı. sanat insanların 30-40 yaşlarından sonra hobi haline getirebileceği bir şey olmaktan çıkmalı. balıkesir gibi küçük bir yerde ufak tefek etkinliklere katılım büyük olursa ancak bu şehirde sanat adına iyi bir şeyler olabilir. hakeza bu küçük bir etkinlik de değil. ne yazık ki yaşım bana tüm bunları söyleyebilme hakkını vermiyor ama burası benim günlüğüm olduğu için içim rahat. sadece "etkinlik istiyoruz, burası köyden farksız!" diyen gençliğin hiç bir etkinlikte boy göstermemesi kanıma dokunuyor.

çok şükür yine de hiç yok değil. bazen abarttığım kadar da vasat değil çok şükür etkinlikler bakımından bu şehir. yalnız bilgilendirme adına bir şeyler yapılmalı. afişleri bu kadar geç asmasalar belki bi nebze daha iyi bir sonuç alınacak. misal bugün bilet ararken yolda bir yerde Hasan AYCIN'ın "çizgizar" adlı sergisinin afişini gördüm. "balıkesir devlet güzel sanatlar galerisi" daha önce böyle bi yerin varlığından haberim dahi yoktu. neyse araya araya buldum çok yazık ki kapalıydı. hem de en işlek olunabilecek saatte galerinin kapalı olması insanı oldukça şaşırtıyor doğrusu.

oradan da hüzünle ayrılmışken tesadüfen bir iş hanı içerisinde camdan yansıyan bi kaç fotoğraf gördüm. neymiş diyerek içeri girdim. yüce tanrım o da nesi? bana bir teselli ödülü olsa gerek diyerek girdim mekana ve gayet haz aldım fotoğraf sergisinden. böyle şeylerin var olması insana gerçekten bu şehirde yaşamak konusunda teselli veriyor. oradan ayrılmış ve tekrar yola koyulmuşken bir hafta sonra başlayacak "ahilik günleri" etkinliği afişi gördüm.
"ohh! thanks god!" hala yaşıyoruz ve yaşayacak sebepler var :)